Erzincan’ın İliç ilçesinde 13 Şubat’ta Anagold şirketine ait Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen toprak kaymasında dokuz işçi toprak altında kaldı. Facianın 53. gününde işçilerden Uğur Yıldız’ın cansız bedenine ulaşılırken sekiz işçi hâlâ kayıp.
Bağımsız Madenİş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu, ikinci ayı geride kalan faciayla ilgili Cumhuriyet’e açıklamalarda bulundu. Maden faciasının yaşandığı ilk günden beri yetkililerin olayla ilgili tepkiyi soğutmak üzerine bir tutum sergilediğini söyleyen Aksu, “İktidar, diğer maden katliamlarında olduğu gibi İliç’te de aynı stratejiyle yaklaştı. Halkı teskin etmek, gelişen tepkiyi soğutmak için önce birçok siyasetçi bölgeye gitti ve olayla ilgili çok sayıda müfettiş görevlendirildi. Biz ilk günden itibaren bu yığından insanların kurtarılmasının teknik olarak zor olduğunu söyledik. Sonra da soruşturma düzeninin soğutularak sürdürüleceğini ve birinci dereceden soruşturmaya dahil edilmeyeceğini söyledik” dedi.
Anagold Madencilik’in Türkiye Müdürü ve Anagold Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Demirci ve şirketin operasyon direktörü olarak görev yapan Kenan Özdemir’in birinci dereceden sorumlu olduğunu ancak soruşturmanın tali sorumlu mühendisler üzerinden yürütüldüğünü belirten Aksu sözlerine şöyle devam etti: “Demirci ifadesinde ‘Ben finansçıyım’ dedi. Ancak Demirci Türkiye’nin en iyi altın arama çıkarma uzmanları arasında gösteriliyor. Devlet yetkilileri de bu alanda Demirci’yi uluslararası kurumlara Türkiye’nin en iyi 4 kişisinden biri olarak önermiş. Dolayısıyla kendisi tescilli bir arama çıkarma uzmanıdır. Ancak şirketin finans ve mali işlerden sorumlu olduğunu ifade ederek kendisini bu soruşturmanın dışında tutmayı başardı.”
‘İŞÇİLERE SENDİKA BASKISI’
Aksu, soruşturmanın etkin yürütülemediğini ifade ederek bu duruma tepki gösterdi. Ailelerin hukuki durumu henüz mahkeme nezdinde belirgin olmadığı için soruşturma sürecine işçileri temsilen kimsenin katılamadığını söyleyen Aksu, iddianame hazırlık sürecinin devam ettiğini ancak madenci ailelerinin ve İliç halkının bu sürece dahil edilmediğini söyledi. Şirket bünyesinde çalışan işçilerin sarı sendika Türkiye Maden-İş Sendikası’ndan istifa edip Bağımsız Maden-İş Sendikası’nda örgütlendiklerini ancak bu nedenden dolayı işçilerin baskı altında olduğunu söyleyen Aksu, “Son bir aydır üyelerimize yönelik şirket yöneticileri tarafından bir baskı uygulanıyor. Süreci kendi lehlerine daha iyi yönetmek için işçileri baskı altına almak istiyorlar” ifadelerini kullandı. Muhalefet partilerinin de bu yargılama sürecinde etkin bir rol alamadığını söyleyen Aksu, “Siyaset kanadı şirketin oradaki konumuna zarar getirmeyecek bir pozisyonda duruyorlar. 15 Nisan gibi gerçek tablo biraz daha ortaya çıkacak gibi duruyor” dedi.
‘SÜREÇ GİZLİ YÜRÜTÜLÜYOR’
Şu ana kadar şirkete ciddi bir yaptırım uygulanmadığını ifade eden avukat Arif Ali Cangı ise “Hafriyat kaldırma aşamaları kamuoyundan gizli yürütülüyor” diye konuştu. Cangı, “Burada ayrıca ekolojik bir yıkım söz konusu” diyerek şu görüşü dile getirdi: “Bu yıkımın onarımı mümkün mü o da belli değil. Şirketin Türkiye’deki mal varlığına el konulması gerekiyor. Yalnızca çevre izin ve üretim lisansının değil maden işletme ruhsatlarının da geri alınması gerekiyor. Hem bir yaptırım olması açısından önemli hem de bu alanda faaliyet yürüten diğer şirketlerin de önlem alması açısından bu çok önemli bir adım.”