Cevdet Yılmaz’dan fahiş fiyat açıklaması: Yaptırımları daha caydırıcı hale getireceğiz
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TRT Haber canlı yayınında ekonomiye ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Yılmaz, fahiş fiyatların önlenmesine ilişkin, “Her zaman serbest piyasa ekonomisinden yana olan bir hükümet olduk ama bütün dünyada şu bir gerçek, serbest piyasa kuralsız bir piyasa değil. Aksine kuralların çok daha hakim olduğu, etkin olduğu bir piyasa. Son dönemde rekabet politikalarımız konusunda çok daha kararlı adımlar atılıyor. Önümüzdeki dönem hukukun çok daha etkin ve hızlı çalışması için bir gayret içindeyiz, belki bazı düzenlemeler de yapılacak bu çerçevede.” ifadelerini kullandı.
Bununla ilgili bir çalışma yürütüldüğünü belirten Yılmaz, şunları kaydetti:
Amacımız yaptırımları daha etkili, caydırıcı hale getirmek ve bu şekilde de piyasada tüketicilere haksız fiyat uygulamalarının oluşumunu engellemek. Bu konuda bir yasal düzenleme ihtiyacı görünüyor. Yakın bir zamanda meclisimizin gündemine bu tür tekliflerin geleceğini düşünüyorum. Kesinlikle bu konularda topyekun bir anlayış birliğinden yanayız, bir dayanışma olması gerektiğine inanıyoruz. Birtakım çevrelerin aşırı kar hırsıyla fırsatçılıkla hareket etmelerini hiçbir şekilde maruz göremeyiz ve bu konuda da gerekli adımları kararlı bir şekilde atacağız.
“Orta vadeli programımız etkilerini gösteriyor”
Orta vadeli programa ilişkin bir soru üzerine Yılmaz, bunun 3 yıllık bir program olduğunu anımsatarak, “Orta vadeli programımız işliyor, etkilerini gösteriyor. Temel büyüklükler itibarıyla baktığımızda geçen yılı büyümede iyi bir şekilde kapattık, yüzde 4,5 büyüme sağladık. İlk defa ülkemiz ekonomik büyüklük olarak 1 trilyon doları geçti. Dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz, satın alma gücü paritesine göre 11. büyük ekonomiyiz.” diye konuştu.
Yılmaz, kişi başına gelirin 13 bin doları aştığını belirterek bu dönemde ihracat ve turizmin de ciddi bir performans gösterdiğini dile getirdi.
“Türkiye, ihracatta 256 milyar dolar, hizmet ticaretinde de 100 milyar dolar performans ortaya koydu.” ifadelerini kullanan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
Geçen yıl mayıs aylarında 60 milyar dolar civarındaydı cari açığımız. Yıl sonu 45 milyar dolarla kapattık. Bugün geldiğimiz noktada 31 küsur milyar dolarlardayız. Bütçe performansımız da son derece olumlu ve orta vadeli programdaki hedeflerden daha iyi gerçekleşti. 6,4 olacak demiştik, gerçekleşme 5,2 oldu. Finansal tarafta da Türkiye bu dönem reel ekonominin yanı sıra önemli iyileşmeler sağladı. Merkez Bankası’nın rezervleri yükselme eğilimine girdi, kur korumalı mevduatta ciddi düşüşler sağlandı, kredi risk primlerimizde çok ciddi bir geriye gidiş oldu. Yurt dışından borçlanma maliyetlerimizde ciddi bir düşüş oldu, geçmişe göre yine kur oynaklığının azaldığı bir dönem gördük. Kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkemize ilişkin değerlendirmelerinde olumlu değişimler izledik. Orta vadeli program çalışıyor, sonuçlarını görmeye başladık ama bu program malum bir yıllık değil, 3 yıllık. Bu yılın ikinci yarısında ve izleyen yıllarda programın sonuçlarını daha net bir şekilde görmüş olacağız. Enflasyon bağlamında özellikle meyvelerini, etkilerini çok daha net bir şekilde görmeye başlayacağız.
“Aylık bazda enflasyon oranımız giderek düşüş trendini gösterecek”
Yılmaz, enflasyonla mücadeledeki yol haritasının etkilerinin de görülmeye başlandığına işaret ederek, “Geçen yıl ortalama aylık enflasyonumuz 4,3 civarında gerçekleşmiş. Son olarak mart ayında 3,2 gördük. Bunun önümüzdeki aylarda daha çok ivme kaybetmesini bekliyoruz. Aylık bazda enflasyon oranımız giderek düşüş trendini gösterecek. Yıllık bazda etkiler ise biraz zaman alacak, mayıs ayından sonra haziran ayı enflasyonundan başlayarak yıllık bazda düşüşleri de göreceğiz. Yılın ikinci yarısında özellikle haziran, temmuz, ağustos, eylül’de daha hızlı bir düşüşü yıllık enflasyon bazında göreceğiz.” ifadelerini kullandı.
Enflasyonun düşürülmesinin temel öncelikleri olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Vatandaş şu anda enflasyonu birinci öncelikli konu olarak görüyorsa bu hükümetin de birinci öncelikli konusudur. Gelecek yıl yüzde 20’nin altını hedefliyoruz, 2026’da ise tek haneli rakamlara yeniden dönecek ülkemiz. Bunun planını programını yapmış durumdayız.” dedi.
“Bir yasal düzenleme ihtiyacı görünüyor”
Maliye politikalarında yapılacaklara ilişkin de açıklamalarda bulunan Yılmaz, orta vadeli programda enflasyonla mücadeleyi üç ayaklı bir stratejiyle şekillendirdiklerini ve bunlardan birinin de maliye politikası olduğunu aktardı.
Yılmaz, Türkiye’nin tarihinin en büyük felaketlerinden birinin de 6 Şubat’ta yaşanan depremler olduğunu hatırlatarak, “Bunun getirdiği 104 milyar dolarlık bir yükle devletimiz karşı karşıya kaldı. Bu yıl bütçemizde 1 trilyon 28 milyar deprem harcaması ödeneği öngördük. Buna rağmen bütçe harcamalarını bir seviyede tutuyoruz. Geçen yıl bütçe açıklarının yüzde 10’ları aşacağı söylemlerinde bulunanlar vardı, bunun gerçek olmadığı görüldü.” dedi.
Kamuda tasarruf
Kamuda tasarruf çalışmalarına ilişkin soru üzerine Yılmaz, bu konunun son derece önemli ve sıcak bir başlık olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da kamuda tasarrufa yönelik açıklamaları bulunduğunu belirten Yılmaz, Erdoğan’ın talimatının ardından ciddi bir çalışma başlatıldığını ifade etti.
“Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı geniş kapsamlı, çok maddeli çalışmalar yapıyor. Çalışma bittiğinde cumhurbaşkanımıza arz edilecek.” diyen Yılmaz, şunları söyledi:
Makro politikamız açısından tüketimin daha uygun artış düzeyine gelmesi ve iç tasarrufların artması gerekiyor. Gerek kamuda gerek özel kesimde daha fazla tasarruf ve tasarrufları da daha üretken alanlara kanalize etmek için çalışacağız. Bir taraftan tasarrufu bir taraftan da verimliliği hedefliyoruz. Yeni çalışmamızın şöyle bir boyutu da var. O da izleme ve denetim. Kamuda tasarruf genelgeleri geçmişte de vardı. Yeterince uygulanmadığına dair eleştiri var. Bunu da dikkate alarak kurumların bu yasal ve idari düzenlemeler sonrasındaki uygulamalarını çok dikkatli bir şekilde izleyen, denetleyen bir mekanizmayı da eş zamanlı olarak devreye almayı planlıyoruz.
Yabancı sermaye girişi
Yılmaz, Türkiye’ye yabancı sermaye girişinin ne durumda olduğuna ilişkin soru üzerine yerel seçimlerin ardından ülkeye yabancı sermaye girişinin başladığını dile getirdi.
Türkiye’den 2022’de yabancı kaynaklı 13,2 milyar dolar para çıkışı, 2023’te ise ülkeye 8,3 milyar dolar yabancı kaynaklı para girişi olduğuna dikkati çeken Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
Uygulanan programın ve siyasi güvenin etkisini bu rakamlardan net bir şekilde görüyoruz. Seçim öncesi bir spekülatif hava oluşturuldu seçimden hemen sonra normale döndük. Bu spekülasyonların gerçekten hiçbir temeli yoktu. Türkiye ekonomisine zarar vermeyi öngören birtakım çevrelerin sistematik çalışmaları oldu. 22 Mart’tan sonra 1,2 milyar lira sadece hisse senedi piyasasına girişi görüyoruz. Ocak-şubat döneminde net portföy girişi 5,5 milyar dolar. Bunun daha da artmasını bekliyoruz. Türkiye izlediği politikalarla ve güven ortamıyla bu dönemden de en güçlü şekilde yararlanan ülkelerden biri olacaktır.
Yılmaz, doğrudan yatırım için çok sayıda şirketin Türkiye’deki yatırım fırsatlarını araştırdığını ancak bu yatırımların gerçekleşmesinin zaman alacağını vurguladı.
İsrail’e yönelik ihracat kısıtlaması
Türkiye’nin İsrail’e yönelik ihracat kısıtlamasının bölgede hangi gelişmelere sebep olabileceği sorulan Yılmaz, Gazze’de bütün dünyanın gözleri önünde insanlığın katledildiğini söyledi.
Yılmaz, Türkiye’nin ilk anından bu yana Filistin’in yanında olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
İsrail ile askeri malzemeler ve savaş malzemelerin ticareti hiçbir zaman yapılmadı. O coğrafyada 7 milyon Yahudi kökenli nüfus 8 milyondan fazla Müslüman Filistinli nüfus var. Oradaki ticaret aynı zamanda oradaki Filistinlilerle de ticaret. Büyük oranda da özel sektör odaklı yürüyen bir ticaret. Filistinli kardeşlerimize de bir miktar olumsuz etkisi olacağını da bilerek ticaret kısıtlamaları söz konusu oldu. Niye yaptık bunu? İsrail, Türkiye’nin havadan yardımına engel oldu. Bizden başka bunu yapan ülke yok. Maalesef bütün bunlara rağmen içeride büyük bir yalan ve iftira kampanyası da yürütüldü. Türkiye olarak kararlı bir şekilde, kim ne derse desin; hangi yalan, iftira kampanyası düzenlenirse düzenlesin Filistinli kardeşlerimizin yanındayız. Beklentimiz bir an önce kesintisiz ve yeterli insani yardım olsun. Bu kısıtlamaları da ona bağladık. Kesintisiz insani yardım ve ateşkes oluncaya kadar bunu yapacağız.
Kalkınma Yolu
Erdoğan’ın Irak’a gerçekleştirdiği ziyaretin iki ülke ticari ilişkilerine yansımasının nasıl olacağı sorulan Yılmaz, Irak ile çok boyutlu bir ilişkiye sahip olduklarını dile getirdi.
Güvenlik, terörle mücadele ve enerjinin yanında iki ülke ticaretinin çok önemli olduğuna dikkati çeken Yılmaz, ziyaretin en kritik gündeminin Kalkınma Yolu olduğunu ifade etti.
Yılmaz, Kalkınma Yolu’nun iş birliği için önemine dikkati çekerek şunları kaydetti:
Çatışmalar, kavgalar, etnik bölünmeler, mezhebi çatışmalar… Bunların hiç kimseye faydası yok. Yapmamız gereken daha fazla iş birliği hem güvenlikte hem de ekonomide. Bunu yaptığımız zaman bölgesel olarak çok daha farklı bir noktaya gideceğimize inanıyorum. Bugün Gazze, Suriye’de, Irak’ta yaşananlar olumsuz ama ben uzun vadede hiç umutsuz değilim. Türkiye’nin büyük katkısıyla, cumhurbaşkanımızın liderliğiyle, Türkiye Yüzyılı’nın bölgesel etkilerini hep birlikte göreceğimize inanıyorum.
Yılmaz, geçtiğimiz günlerde Ankara’da Kazakistan Başbakanı Oljas Bektenov’u misafir ettiğini, Romanya’ya bir ziyaret gerçekleştirdiğini, gelecek dönemde soydaş ülkeler ve diğer ülkelerle daha fazla ticaret ve yatırımın yapıldığının görüleceğini sözlerine ekledi.