Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Asbest denince artık akla, geçmişte inşaat malzemeleri arasında yer alan ve ‘akciğer kanserine’ neden olan madde geliyor olabilir. Özellikle Türkiye’de 6 Şubat depremlerinden sonra yıkılan eski binalarda asbest kullanılmış olması ihtimali tehlike ve endişeye yol açmıştı. Asbest solunum yoluyla kansere varan ciddi akciğer rahatsızlıklarına neden olduğundan pek çok kişi bölgede aylarca maskeyle gezmişti. Peki madenciliği yapılan asbest yüzünden giriş çıkışlar yasaklanmış hatta haritadan bile silinmiş bir yer olduğunu daha önce duymuş muydunuz? Avustralya’da bulunan zehirli Wittenoom Kasabası, uzun yıllar asbest madenciliğinin kaynağı olmuş ve kasabada yaşayanlar bu zehirli madde dolayısıyla bir bir hayata gözlerini yummuştu. 1 asırdan fazla süre yapılan ‘mavi asbest’ madenciliği Avustralya’yı da akciğer kanserinin bir türü olan ‘mezotelyoma’ görülme sıklığı açısından dünyada 1’inci sıraya yükseltti. Terk edilmiş kasabada bugünlerde kuş uçmuyor!
WITTENOOM’DA NELER YAŞANDI?
Wittenoom, madencilikle adını duyuran bir kasabaydı. Mavi asbestin keşfedilmesinin ardından 1930’larda başlayan madencilik faaliyetleri, 10 yıl sonra ikinci bir asbest madeninin açılmasıyla iyice hız kazanmıştı. 1943 ila 1966 yılları arasında ise ‘Mavi toz’ cenneti olarak görülen Wittenoom topraklarından 165 bin tondan fazla asbest çıkarıldı. Bu oran öylesine büyüktü ki kasabada yaşayanların sağlıkları ciddi şekilde etkileniyor ve asbest dolayısıyla ölümler yaşanıyordu. Avustralya hükümeti, 1970’lerin sonlarına gelindiğinde kasabayı ziyarete kapatmaya başladı. 2007 yılında ise Wittenoom artık resmi olarak tüm haritalardan ve yol işaretlerinden kaldırıldı. Tüm bunların ardından bölgeyi ziyaret etmek isteyenler için gereken tek şey cesaretti. Çünkü öldürücü asbest tozları kasabayı ve çevresini sarmıştı. Wittenoom’un güney yarımküredeki en büyük asbest kirliliği alanı olarak anılmaya başlanması da uzun süre almadı. Kasabadaki binaların, garaj yollarının ve diğer yapıların çoğu asbest kalıntısından yapılmıştı. Batı Avustralya Üniversitesi Mesleki Solunum Epidemiyoloji Grubu tarafından kaydedilen verilere göre, en az bin 200 Wittenoom sakini ve çalışanı akciğer kanseri ve onun bir türü olan ‘mezotelyoma’ nedeniyle hayatını kaybetmişti.
Mezotelyoma, vücudun iç organlarını saran zar dokusunun kanseridir. En sık akciğer zarı ve karın zarı kanseri olarak görülen mezotelyoma, oldukça nadir bir kanser türüdür ve genellikle 50-60 yaşlarında ortaya çıkar. Mezotelyomanın en önemli nedeni ise asbest adı verilen mineral liflerinin solunması. Dünya çapında kaydedilen ve paylaşılan verilere göre, her yıl en az 100 bin kişinin asbest maruziyetine bağlı hastalıklardan hayatını kaybettiği düşünülüyor.
ASBESTİN EN TEHLİKELİ HALİ BURADA
Türk Toraks Derneği’ne göre, solunum yoluyla alındığında asbest lifleri akciğeri zedeliyor ve sonunda bir çeşit akciğer kanseri olan ‘mezotelyoma’ gelişiyor. Asbest teması akciğer kanseri olasılığını 1.5 ila 5.4 kat artırıyor. Ancak genetik unsurların da bu kanser türüne yakalanmakta etkisi azımsanmayacak derecede. Wittenoom’da yaşananlar ise asbestin en tehlikeli türü olan ‘mavi asbest’ madeni kaynaklıydı. Tüm türleri tehlikeli olsa da mavi asbest, insan sağlığı için tıpkı kahverengi asbest gibi beyaz asbestten katbekat daha tehlikeli. Asbestin bundan 40 yıl öncesine kadar dünyanın dört bir yanında inşaatlarda kullanılıyor olması ise tehlikenin boyutunu artıyordu. Üstelik bu maddenin kullanımı taş devrinden bugüne kullanımı devam ediyor.
Arkeolojik araştırmalar, asbestin Taş Devri’nde seramik kapları güçlendirmek için kullanıldığına dair kanıtlar buldu. Ancak büyük ölçekli madencilik, imalatçıların ve inşaatçıların arzu edilen fiziksel özellikleri sağlamak için asbesti kullanmaya başlaması 19’uncu yüzyılın sonlarında yaygın hale geldi. Asbest mükemmel bir termal ve elektrik yalıtkanı olduğunda, yangına da oldukça dayanıklı. Bu nedenle 20’nci yüzyılın büyük bir bölümünde dünya çapında, Türkiye’de dahil pek çok yerde bir yapı malzemesi olarak asbest kullanıldı. 1970’lerde insan sağlığını olumsuz etkilediği net şekilde kabul edildi ve kullanımı azaltıldı. 1980’den sonra ise asbest kullanımı yasaklandı. Bu nedenle 1980’den önce inşa edilen birçok bina asbest içerdiğinden insan sağlığını tehdit ediyor.
HARİTADAN SİLİNEN KASABANIN MEZARLIĞI ZİYARET EDİLEMİYOR
Takvimler 2023’ün mayıs ayını gösterdiğinde kısa süre önce çalı yangınlarına teslim olan kasabaya giriş çıkışlar, yetkililer tarafından tamamen yasaklandı. Artık asbest ciddi derecede öldürücü olduğundan, kasabadan kimse bir şeyler taşımadı. Hatta birçok kişi, mezarı Wittenoom Kasabası’nda olan akrabalarını da mavi asbestli toprakta bırakmış ve bir daha buluşmamak üzere onlardan ayrılmıştı. Kimileri bunun için yetkilileri suçlasa da asbestin o kasabadan çıkmaması insan sağlığı için önemli bir gereklilikti. Toprak Bakanı John Carey daha önce hükümetin, yerel pitoresk manzaradan etkilenen bölgeye gelen ‘aklını kullanmayan’ ziyaretçileri durdurmak için kasabayı kapattığını söylemişti. Eski Wittenoom sakini ve emekli Milletvekili Robin Chapple da, kasabanın kaldırıldığını görmekten mutlu olduğunu açıklamıştı. Avustralya’da asbest 2003 yılından bu yana yasaklanmış olmasına rağmen, ülke dünyadaki en yüksek mezotelyoma vakalarının kaydedildiği nokta olmaya devam ediyor. Avustralya Sağlık ve Refah Enstitüsü tarafından 2023 yılında yayınlanan bir rapora göre, 2021 yılında 722 mezotelyoma vakası teşhis edilmiş ve 2020 yılında 701 kişinin mezotelyoma nedeniyle öldüğü ortaya koyulmuştu.
Kız kardeşi Wittenoom’daki mezarlıkta gömülü olan Belinda McNicol, hükümetin sessizliğinin ‘iğrenç’ olduğunu söylüyor ve kız kardeşinin mezarını bir daha ziyaret edemeyecek olmanın derin üzüntüsünü yaşıyordu. McNicol, “Ailelere ulaşamamaları endişe verici” diye sözlerini noktaladı. Ne yazık ki Mayıs 2023’ten sonra haritalardan silinen ve yolları kapatılan kasabaya ulaşım artık imkânsızdı. Elbette sağlık yine hayatın tam da merkezinde her şeyden önce geliyor ve bu kararı zorunlu kılıyordu. Wittenoom’un zehirli topraklarına giriş, 1 yıldan fazla süredir yasak ve görünen o ki sonsuza dek de öyle kalacak!